25 Haziran 2015 Perşembe

Osmanlı da Ramazan

Sultan 2. Mahmut devrinin şeyhülislamlarından el açıklığı, kibarlığı ve cömertliğiyle bilinen Dürrizade Abdullah Mola’nın konağında verilen iftarlar da şehrin dilindedir. Şeyhülislamın iftar sofraları hakkındaki methiyeler 2. Mahmut’un da kulağına gelmiş; sultan da anlatılanları pek mübalağalı bulduğunu söylemiştir. Fakat sultanın aklına takılmış olmalı ki, bir gün maiyetiyle birlikte dolaşırken iftar vakti Abdullah Molla’nın Doğancılar’daki konağına giriverir. Başta sultan olmak üzere böylesi bir kalabalığın konağa gelmesiyle telaşa kapılan kahya ve uşaklar ne yapacaklarını şaşırırlar. Dürrizade, çalışanları teskin eder, ardından yemekler yenir. Sultan, yemeklerin nefasetini takdir ettiği gibi yemek kaplarının da çok zarif olduğunu söyler; yalnız hoşafın kabının diğerleri gibi müzeyyen olmadığını ifade eder. Dürrizade ise, “Kulunuz, hoşafın lezzetini bozmasın diye buz hoşafın içine attırmıyorum. Buzdan kase yaptırıp hoşafı içine koyduruyorum; bu sebeple kase pek müzeyyen değildir” der. Sultan, kasenin buzdan yapıldığını anlamadığı için “Pek utandım” demiş ve Dürrizade’ye “Sizin aşçı pek mahir; istersen sizin aşçı ile bizimkini değiştirelim” diye iltifat eder.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder